Endüstrileşme artışı ile beraber çevre problemlerinin de artış gösterdiği bilinmektedir.
Bireylerin yaşanan çevre problemlerine karşı hassasiyet gösterebilmesi için de mevcut durum
hakkında bilgiye sahip olması gerekir. Bu kapsamda çevreye karşı bilinç geliştirmeye erken
yaşlarda başlamak gerekir.

Sürdürülebilir Yaşam İçin Ekolojik Okuryazar Eğitimi’nin okul öncesi çocuklarının
çevreye yönelik farkındalık ve tutumlarına etkisinin incelenmesi amacıyla yapılan bir
araştırmada ekolojik okuryazarlık eğitimi kapsamındaki etkinliklerin çocukların çevreye
yönelik farkındalık ve tutumlarını anlamlı bir şekilde artırdığı tespit edilmiştir.
Sosyal çürümenin hat safhada olduğu, manevi değerlerin ayaklar altına alındığı şu
günlerde yeniden anlıyoruz çocuk yetiştirmenin kıymetini.

Geçtiğimiz günlerde ülkemizin dört bir yanı cayır cayır yandı. Yanan sadece ormanlar
ve hayvanlar değildi. Yüreğimiz de yandı. Birçok kişi evini, geçim kaynağını kaybetti. Peki
bu yangın olaylarında bireylerin hiç sorumluluğu yok mu sizce? Yaşanan olumsuz olaylara
bireysel olarak direkt müdahale edemesek de sokağa, çevreye, ormana, kısacası doğaya cam
şişe, pet şişe, çöp atmamanın, sigara izmariti atmamanın, doğayı korumanın önemini
çocuklarımıza aşılamamız gerekmez mi? En temelde de bunu çocuklara öğretmenin yolu rol
model olmaktan geçmez mi?

Susuzluk çanlarının kapımızı çaldığı şu günlerde suyun kullanımına daha da
özenmemiz gerekmez mi! Suyun insanlar ve doğa için kıymetini anlatmaya bile gerek yok
iken Avm’de tuvalette suyu açık bırakıp giden bireyler var. En temelde “susuzluk sorunu
olmasa dahi” yapılması gereken şeylerin anlatılması da hayret verici bir durum. Yok artık diş
fırçalarken suyu boşa akıtmamak gerektiğini de anlatmaya ne gerek var derken birçok kişinin
bunları bile önemsemediğini görüyoruz. Temelde yapılması gereken şeylerin yapılmadığını,
insanların gün be gün daha da umursamaz olabildiklerini görmek can yakıcı maalesef.
Canlıların yaşamını devam ettirebilmesi için doğa olmazsa olmazdır.

Çocukluk dönemi doğaya karşı farkındalığın geliştirileceği bir süreç olup, atılan sağlıklı adımlarla da
ilerleyen zamanlarda ekolojik sorumluluğu olan bireyler yetişir. İnsan hayatı için önemli olan
biyolojik çeşitliliği korumanın her vatandaşın görevi olduğunu düşünüyorum ki bunun için
doğaya ve hayvanlara zarar vermemek gerektiği aşikar. Bireysel olarak yapılan her hata tüm
topluma mal oluyorsa, her birey etrafına bu konuda farkındalık kazandırmalı, gerekirse
çevresindekileri uyarmalıdır. Birilerinin sorumsuzca davranışının hepimizin ve özellikle de
çocuklarımızın geleceğini etkilediğini unutmadan; özveriyle doğa sevgisi olan ve doğayı
koruma bilinci ile büyüyen çocuklar yetiştirebilmek ümidiyle…